Menenjit, beyin ve omurilik zarlarının iltahaplanmasıyla ortaya çıkan bir hastalık olup tüm dünyada görülen oldukça ciddi seyirli bir bakteriyel enfeksiyondur. Her yaş grubunda görülebilir ancak en riskli grup çocuklardır.
Ani başlangıçlı, hızlı seyirli, ateş ve döküntünün eşlik ettiği tüm tedavilere rağmen neredeyse %10 öldürücü olabilen bir hastalıktır. Hayatta kalan çocukların ise %20 - 40’ında komplikasyolar gelişerek nöbetler, felç, nörolojik hareket kayıpları, görme ve işitme kaybı, kol yada bacakta kangrene bağlı ampütasyonlar gibi ciddi, geri dönüşsüz sekellere yol açar.
Meningokoksemi ise bu etkenlerden ulusal aşı takvimine aşısı henüz eklenmemiş olan 'meningokok' isimli bakterinin yaptığı hastalık tablosuna verilen isimdir. Hastalık etkeni olan mikrop insan geniz ve boğaz yüzeyine yerleşir.
Solunum yoluyla, tükürük gibi boğaz salgılarıyla, hasta kişilerle aynı ortamda uzun süre bulunma ve yakın temasla bulaşabiliyor. Mikropla karşılaşan her kişide hastalık gelişmiyor ancak kişi, taşıyıcı olarak hastalığı yaymaya devam ediyor. Hastalığı kesinleşmiş kişilerle yakın temas eden kişilere ise koruyucu amaçlı tek doz antibiyotik uygulanır.
Hastalık, ilk 12 saatte üst solunum yolu enfeksiyonu, grip benzeri şikayetlerle başladığı için genellikle erken dönemde teşhis etmek oldukça güçtür. Sonrasında ise saatler içinde bulantı, kusma, bilinç düzeyinde bozulma, ense sertliği, ciltte döküntü gibi belirtilerle menenjit ve meningokoksemi (mikrobun kana karışması) dediğimiz ölüme kadar ilerleyebilen tabloya yol açabilir.
Ağır durumlarda birkaç saat gibi kısa sürede bile ÖLÜMLE sonuçlanabilir, kurtulan hastalarda da farklı seviyelerde beyin hasarı, işitme kaybı gibi kalıcı bozukluklar gelişebilir.
Özellikle çocuklarımız için bu kadar tehlikeli ve son zamanlarda bölgemizde artış gösteren meningokok mikrobundan korunmak için; öncelikle dengeli ve sağlıklı beslenme, düzenli uyku, el yıkama gibi hijyen kurallarına uyma, kalabalık ve kapalı ortamlarda uzun süre bulunmama gibi genel önlemleri almakta fayda var.
Meningokok enfeksiyonlarında tanı koymak zordur. Çoğu kez tablo ateşle başlar, bulguların özgül olmayışı tanının ve tedavinin gecikmesine neden olur. Klinik tablo saatler içinde belirginleşir, tanı ve tedavi de gecikme ciddi sekel ve ölümlere yol açar.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verilerine göre her yıl 47 - 151 meningokoksemiden ölen vaka bildirilmekte ve her yıl bu oran artmaktadır. Ülkemizde beş yaş altı çocuk ölümlerinin %9.5’inden meningoksik menenjit sorumludur. Devlet istatistik Enstitüsü verilerine göre, meningokoksik menenjit beş yaş altı ölüm nedenleri arasında birinci sırayı almaktadır.
Meningokoksemide hızlı tanı konularak hemen ardından antibakteriyel tedavinin başlanması sağ kalım oranını etkiler. Antibiyotik tedavisi hastalığın ciddiyeti ile ilişkilendirilmiş (şok, çoklu organ yetmezliği, intrakraniyal basınç artışı, ölüm dahil) artmış plazma endotoksin seviyelerinin hızla azalmasına sebep olmaktadır. Hastaların sadece üçte biri klasik menenjit bulguları (baş ağrısı, meningeal iritasyon bulguları, fotofobi, bilinç durumu değişikliği vb.) ile hastaneye başvurmaktadır.
Çoğu hastada klasik ateş yüksekliği, boğaz ağrısı gibi özgül olmayan belirtilerle başlar. Döküntüler oldukça tipik ancak döküntü evresine geçildiğinde ise çoğu zaman geç kalınmış oluyor.
Meningokok mikrobu hastada sadece basit bir ateş veya menenjit, veya hızla ilerleyen mikrop şokuna kadar giden çok değişik tablolara neden olabilir. 1920’lerden önce antibiyotikler yok iken meningokokkal hastalıklarda ölüm oranları %70’lere kadar varmaktaydı. İlerleyen dönemlerde antibiyotiklerin keşfi ve destek tedavisi ile ölüm oranları hızları azalmaya başlamıştır.
Ancak uygun antibiyotik tedavisi ve yoğun tıbbi bakıma rağmen, son 20 yıl içinde ölüm oranları %9-12 arasında değişmek üzere sabit kalmıştır. Meningokokseminin yarattığı ağır mikrop şokunda(septik şok) bu oran %40’a kadar varmaktadır.
Meningokoksemi hızla ilerleyen bir hastalık olması, hızlı tanı, erken antibiyotik ve destek tedavisinin hastalığın sonucuyla ilişkili olması nedeniyle, meningokoksemi tanısı hafif belirtilerin varlığında ve hastalığın başlangıcında klinik olarak konulmalıdır.
Hastalığın başlangıcındaki bulgular gribe benzer basit bulgular ve döküntü sonradan ortaya çıkarak saatler içinde yayılır. Vücutta mor noktalar şeklinde başlayıp hızla bu mor noktalar birleşip büyüyerek dokuların kan dolaşımını bozar.
Hastalık hızla ilerledikçe organ yetersizlikleri (böbrek-kol-karaciğer v.s) ve pıhtılaşma bozuklukları olur, uzuvlara giden damarlar aşırı pıhtılarla tıkanabilir ve kol - bacak - parmak gibi uzuvların kaybına bile yol açabilir. Tansiyon düşüklüğü çocuklarda şokun geç bir bulgusudur. Tek başına meningokoksemi şüphesi tedavi başlanması için yeterlidir.
Yaklaşık %10 - 15 öldürücü olabilen bir hastalıktır. Hayatta kalan çocukların ise %20-40 ‘ında komplikasyolar gelişerek nöbetler, felç, nörolojik hareket kayıpları, görme ve işitme kaybı, kol yada bacakta kangrene bağlı ampütasyonlar gibi ciddi, geri dönüşsüz sekellere yol açar.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda; 2006 ile 2009 yılları arasında çocuklarda bakteriyel menenjitlerde N. meningitidis en sık görülen ikinci patojen iken, 2008’den sonra yine menenjite yol açan Haemophilus influenza tip B aşısı ve Konjuge pnömokok’un bir arada olduğu 5’li karma aşının Ulusal Aşı takvimi ile yapılmaya başlaması ile Meningokoklar menenjit etmenlerinin en başında gelmeye başladı.
2014 yılında Ceyhan ve arkadaşları yaptıkları çok merkezli bir çalışmada çocukluk çağı Akut Bakteriyel menenjitlerinde %56.5 oranı ile ilk sırada Meningokok saptandı.
Meningokok enfeksiyonlarında tek rezervuar insan olup insanların yaklaşık %10'ununda üst solunum yolunda taşınarak damlacık yoluyla bulaşıyor. Meningokok enfeksiyonları gelişmekte olan ülkelerde genellikle 5 yaşın altında görülür.
Menenjit Aşıları
Meningokok aşıları polisakkarid ve konjüge olmak üzere 2 tiptir. Günümüzde çocuklarda daha iyi immün yanıt oluşturması sebebiyle polisakkarid aşılar yerine konjuge aşıların kullanımı tercih ediliyor.
Meningokok enfeksiyonunun ülkemizde 5 serotipi görülmektedir;
- A-C-Y-W135 ve B.
İlk dört serotipin aşısı farklı, B serotipinin aşısı farklıdır.
Her yeni çıkan aşı yaptırılmalı mı? Birçok anne - babanın düşündüğü gibi, aşılar gerçekten ticari amaçla mı üretiliyor? Burada dikkat edilmesi gereken konu; ‘risk yoksa aşı da yok’ mantığı ile hareket etmektir. O nedenle öncelikle “Uygulamaya giren menenjit aşısını yaptırmak gerekir mi? Yaptırmazsak ne gibi riskleri olur? Çocuklarımızı ne kadar tehlikeye atmış oluruz? Menenjit hastalığı nedir?” gibi sorulara cevap verirsek, sizlerin kafalarındaki soru işaretlerini de kaldırmış oluruz.
Rutin aşı programında 2. aydan itibaren uygulanan zatürre ( pnömokok) aşısı ve karma aşı içinde yer alan menenjit (Hemophilus İnfluenza) aşısı ile de diğer önemli iki menenjit etkenine karşı bebeklerde koruma sağlanıyor ancak bu iki aşı meningokok menenjitine karşı koruma sağlayamıyor. Meningokok hastalığı menenjit yanında kanda da enfeksiyona neden olmaktadır. Kış ve ilkbahar mevsimlerinde sık görülen hastalık, hızlı ve sinsi seyrederek ölüme yol açmakta, kurtulan hastalarda da ağır sekeller kalıyor. Çok bulaşıcı olduğu için hasta ile temas eden kişilerin de tedavi edilmesi gerekiyor.
Aşılama her yaş grubunda yapılabilir ancak yapılan çalışmalar en riskli grubun 1 yaş altı dönem olduğunu bununla birlikte ölüm oranının daha yüksek olduğu grubun ise 6 ay altındaki bebekler olduğunu gösterilmiştir. 2018 yılı sonrası yaşamının 2. ayından 13. yaşına kadar olan çeşitli yaş ve sayılarda vaka bildirimi vardır.
Aşılama zamanlaması ilk 6 ay içinde başlayabileceği gibi herhangi bir yaşta da yapılabilir. Bununla birlikte beklemekle yaşam riski alınmış olunacaktır. Benim kliniğimde uyguladığım yol, sizlere detaylıca bilgi verdikten sonra benim önerim doğrultusunda başlama zamanına birlikte karar vermektir, ancak kendi fikrim erken aşılama yönündedir.
Aşılar henüz Sağlık Bakanlığı Ulusal Aşı takvimine alınmadı ve ne yazık ki özel aşı olarak uygulanıyor.
Menenjit Aşısının Yan Etkileri Var Mı?
Yan etki olarak B grubu aşı uygulamasında kendi pratiğimde bazı çocuklarda sistemik yüksek ateş, aşı yerinde şişlik, kızarıklık ve ağrı görüyorum. Diğer uygulanması zorunlu olan A,C,Y,W135 içeren aşıda ise henüz yan etki gözlemlemedim.